"Onlarla savaşın ki fitne (savaşateşi)yok olsun ve Allah’ın koyduğu düzen hâkimo lsun. Savaşa son verirlerse, yanlış yapanlardan başkasına düşmanlık edilmez"(Bakara 2/193)

         Cenab-ı Hakkın dini;güneşin bir toprağa vurması gibidir. Eğer toprak iyi hazırlanmışsa, oradan çok güzel verim alırsınız. Toprak iyi hazır değilse kupkuru bir hale gelir, vuran güneş orayı işlenmez hale getirir, kurutur. Fakat güneş hepsine eşit miktarda ulaşır. İşte Allah'ın dini de insanlara eşit miktarda gelen güneş ışıkları gibidir. Kendini ona hazırlayan, ondan istifade eder; hazırlanmayan kendi zararını artırmaktan başka hiçbir şey elde etmez. Kendinde olanı da kaybeder. Onun için "din Allah’ın dini olsun"demek, herkesin müslüman olması demek değildir. Çünkü müslüman olmak, insanların kendi tercihine bağlı birşeydir, hakimiyet ise Cenab-ı Hakk'ın'dır. Zaten kainat Allah'ın emrindedir, yaşadığınız bölgedeki hükümler de Allah'ın hükümleri olduğu zaman, insanlar mutlulukta hayal edemiyecekleri noktalara ulaşırlar ve herkes kendi kişiliğine yüklenmiş olan  kabiliyetleri son noktasına kadar kullanır.

 Bakara 193.ayette gayrimüslimlerle savaş için belirlenmiş sınırları (Dinimizden dolayı bizimle savaşmaları, bizi yurdumuzdan çıkarmaları, yurdumuzdan çıkaranlara destek vermeleri) aşmayanlara karşı iyi davranışlarda bulunmak ve onlara karşı herhangi bir düşmanlık beslememek emredilmektedir. Düşmanlık savaşı hak edenler dışındaki kimseye yapılmayacaktır. Zalim, yapmaması gerekeni yapan kişiye denir. Konu savaş olduğuna göre buradaki zalim, savaşın çıkmasına ve kan dökülmesine sebep olan savaş suçlusudur. Nitekim Nebimiz savaştan sonra sadece bu gibi suçluları cezalandırmıştır. Allah-u Teala şöyle buyuruyor; “Allah, din uğrunda sizinle savaşmayan ve sizi yurdunuzdan çıkarmayan kimselere iyilik yapmanızı ve onlara karşı adil davranmanızı yasak kılmaz; doğrusu Allah adil olanları sever."(Mumtehine 60/8)