NECM
[*1] Hevâ = هَوَى kelimesi hem yükselme hem de aşağı kayma anlamındadır (Lisan’ul-arab).
"O yıldız" anlamında en-necm = النَّجْمِ kelimesi bu âyetle beraber dört yerde geçer. İlki bu ayette geçer. İkinci olarak Tarık suresinin şu âyetleri onun “Kutup Yıldızı” olduğunu gösterir: “Gökyüzü ve Târık (her gece gelen yıldız) önemlidir. Târık nedir, nereden bileceksin? O, (karanlığı) delip geçen yıldızdır. (Tarık 86/1-3) Üçüncüsü şu âyettir: “Birçok işaretlerle ve o yıldızla yollarını bulurlar.” (Nahl 16/16) Kuzey yarım kürede her gece doğan ve güçlü ışığı olan tek yıldız Kutup Yıldızıdır. Ekvatora sıfır, kutup noktasına 90 derecelik açı yapar. Bu ikisi arasındaki her yere yaptığı açı, oranın enlemi kadardır. Konum ve yön belirlemede en önemli göstergedir. Diğer yıldızlar, sürekli yer değiştirirler ama Kutup Yıldızı hep aynı noktada kalır. Dördüncüsü de (Rahman 55/6) âyetidir.
[*2] Allah, yıldıza yemin etmektedir. Allah’ın bir şeye yemin etmesi, sadece o şeyin önemine vurgu yapmak içindir. Bu yüzden o anlama uygun meal verdik.
[*] Ayetteki الْأُفُقِ الْأَعْلَى = el-ufku’ul-a’lâ, o en yüksek ufuk demektir. Kur’an’ın inmeye başladığı yer Mekke olduğu için Kabe’ye göre en yüksek ufuk Hira dağıdır.
[*] Sidret’ul-muntehâ ….
[*] Kulunu bir gecede Mescid-i Haram’dan alıp, çevresini bereketli kıldığı en uzak mescide (el-Mescid’ul-aksâ’ya) götüren Allah, eksikliklerden uzaktır. Bu yolculuk, ona bir kısım âyetleri göstermek içindir. O (Allah) işitir ve görür. (İsra 17/1)
[*] Şefaat, şef’ (الشَّفْع) kökünden iki şeyin yan yana olması, tek olmaması demektir. Birinin işini görmek için onunla birlikte gitme anlamına da gelir(Mekâyîs, Müfredât). Bu dünyada bu tür destekler olabilir. Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Her kim iyiliğe şefaat ederse (destek verirse) ondan ona pay vardır. Kim de kötülüğe şefaat ederse ondan da sorumluluğu olur. Allah her şeyi korur ve kollar.” (Nisa 4/85) Bu dünyada meleklerin insanlara böyle destekleri olabilir. Bunu şu âyetten öğreniyoruz: “Karanlıklardan aydınlığa çıkasınız diye Allah ve melekleri size destek vermektedir. O’nun inanıp güvenenlere ikramda bulunur.” (Ahzab 33/43) Bu âyet, Allah’ın onayı olmadan meleklerin kimseye destek veremeyeceğini bildirmektedir.
Türkçe’de şefaat, Allah’ın yanında birine arka çıkma ve yardımcı olma anlamında kullanılır. Mahşer yerinde böyle bir şefaat olmayacaktır. Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Öyle bir günden çekinin ki, o gün kimse kimsenin yerine ceza çekmez, kimseden şefaat kabul edilmez, kimseden fidye alınmaz ve kimseye yardım edilmez.” (Bakara 2/48)
Ahiretteki şefaat ancak, cehennemde cezasını çekmiş olanların, Cennetteki yakınları tarafından kabul edilmesi şeklinde olabilir. İlgili âyetler şöyledir: "Rabbine and olsun ki onları, şeytanlarla birlikte toplayacağız. Sonra diz çöktürerek alevli ateşin (cehennemin) çevresine getireceğiz. Sonra her toplumdan Rahman’a en sert baş kaldıranları çekip ayıracağız. Cehennemde kızarmayı en çok kimin hak ettiğini iyi biliriz. Sizden (günahı sevabından çok olanlardan) oraya uğramayacak yoktur. Bu, Rabbinin uygulamayı üstlendiği kesin hükümdür. Sonra kendini (şirkten) korumuş olanları kurtaracak, zalimleri de orada diz üstü çökmüş olarak bırakacağız.” (Meryem 19/68-72)
Günahkarları, suya koşarcasına cehenneme sevk edeceğiz. (Orada) Rahman’dan söz almış olanlar# dışında kimse şefaata (birinden destek görme hakkına) sahip olamayacaktır (Meryem 19/86-87).
Bunlar şirk günahı ile cehenneme girmemiş olanlardır. Çünkü “Allah, kendisine ortak koşulmasını (şirki) bağışlamayacaktır.” (Nisa 4/48)
[*] “Sizi zorlu bir imtihandan geçirmek ve hanginizin daha iyi davranacağını belirlemek için gökleri ve yeri altı günde yaratan Allah’tır. O sırada arşı (yönetim merkezi) suyun üstündeydi.” (Hud 11/7)“
[1*] “Size konan yasakların büyüklerinden kaçınırsanız, kusurlarınızı örter ve sizi şerefli bir yere yerleştiririz.” (Nisa 4/31)
el lememe(اللَّمَمَ):Etrafındakiler, çevresindekiler anlamına gelir. Kur’an-ı Kerim’de büyük günahlar(kebair el ismi) ve onun etrafındekiler sınıflandırması vardır. Küçük günahlar diye bir sınıflandırma yoktur.
[2*] Fuhuş çeşitleri diye tercüme ettiğimiz kelime fevâhiş’tir; fuhuş’un çoğuludur. Arapçada çoğul en az üçü gösterir. Kur’an’a göre zina ve erkek erkeğe ilişki fuhuştur. Üçüncüsü kadın kadına yaşanan sevicilik olabilir.
[3*] Bakara 2/151, Şems 91/9, Nisa 4/49 ve Tevbe 9/103’ün kapsamında bir dipnot yazılacak.
[*] İbrahim’e ve Musa’ya indirilen kitaplar için bkz. Bakara 2/136 ve Al-i İmran 3/8.
[*] تُمْنَى (tümnâ) مني (menâ) kökünden olup bir şeyin ölçüsünü koyma ve o ölçüyü geçerli kılma anlamına gelir [Mekâyîs’ul-luğa]. Ayete göre insanın ölçüleri döllenme sırasında iken konur (Abese 80/19-20).
[*] Ahirette yeniden yaratma.
[*] Sirus yıldızı ?
[*] Helak; gücünü yitirme (Hakka 69/29) bir şeyini kaybetme, değişme, bozulma ve ölüm anlamlarına gelir. Bunlar önceki yapının yok olmasıdır (Mufredat).