FETİH
[*] Sözlükte eğmek /bükmek /çevirmek anlamındaki “left = لفت” kökünden türeyen iltifât, bir şeyi yöneldiği taraftan başka bir tarafa çevirmek anlamına gelir. Terim olarak iltifat, üslupla ilgili edebî bir sanattır. Kullanıldığı yerlerde ifadeye tehdit ve korkutma, tenbih, kınama, silkeleme, uyarma ve hatırlatma, sebep gösterme, talebin önemini ifade etme gibi anlamlar katar. Dinleyicinin ilgi ve dikkatini canlı tutmayı sağlar. İltifat; kişide, tekillik-çoğullukta ve zamanda yapılabilir. Türkçede de benzer amaçlarla, konuşurken kişi değiştirme, tekil kişiyi çoğul zamirle ifade etme ve kipte değişiklik yapma vardır: ancak her dilin dinamikleri kendine özgü olduğu için bir dilden başka bir dile çeviri yapılırken aynı anlam inceliklerini yansıtmak her zaman mümkün olmaz. Bu yüzden mealimizde Kur’an’da geçen iltifat sanatlı söyleyişler, Türkçede daha iyi anlaşılması amacıyla yer yer lafzen değil, manen aktarılmıştır.
[*] Buradaki izafet fî في anlamındadır. جُنُودُ في السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ
[*] Ayette geçen Resul (رسول), elçinin getirdiği Kur’an’dır. Çünkü bu ayetteki "ona inanasınız .... diye" ifadesinin kapsamındaki şeylerin ilk muhatabı Muhammed aleyhisselamdır. Elçi olarak getirdiğine, herkesten önce onun inanma görevi vardır (Bakara 2/285). Zaten resul kelimesi, hem birine gönderilen söz hem de o sözü ileten elçi anlamındadır (Müfredat). Bu ayet, önceki ayetle birlikte okununca buradaki resul kelimesinin, Muhammed aleyhisselamın elçilik görevi gereği getirdiği ayetler yani Kur'an olduğu net bir şekilde anlaşılır.
[*] Bedevilerden
[*] Şâe = شاء fiilinin kökü, “bir şeyi var etme” anlamında olan şey =شيء’dir(Müfredât). İnsanın kendinden istenen bir şeyi var etmesi, görevini yapması olur, yapmaması onu suçlu hale getirir.
[*] ...
[*] Bedevilerden.
[*] Hudeybiyede biat edenler
[*] Allah’tan çekinerek kendini koruma, kendini(fıtratını) bozmama. Bakınız Bakara 2/2.
[1*] Mekke’nin fethine dair rüya gören Muhammet aleyhiselam bunu arkadaşları ile paylaşmıştı.
[2*] Şâe = شاء fiilinin kökü, “bir şeyi var etme” anlamında olan şey =شيء’dir. Özne Allah ise “gereğini yarattı” anlamına gelir. (Bkz. Müfredât). Burada beklenen şey, Allah’ın desteğidir.
[*] İsim sıfatına izafe edilmiştir, ed-dîn’ul-hak =الدين الحق demektir. (Bkz. Sa’leb, el-Keşfu v’el-beyân, Tevbe 28.)