Bakara Suresi 49. Ayetin Tefsiri

وَاِذْ نَجَّيْنَاكُمْ مِنْ اٰلِ فِرْعَوْنَ يَسُومُونَكُمْ سُٓوءَ الْعَذَابِ يُذَبِّحُونَ اَبْنَٓاءَكُمْ وَيَسْتَحْيُونَ نِسَٓاءَكُمْۜ وَف۪ي ذٰلِكُمْ بَلَٓاءٌ مِنْ رَبِّكُمْ عَظ۪يمٌ

"Sizi Firavun hanedanından kurtarmıştık. Size en ağır cezayı vermeye çalışıyor, oğullarınızı öldürüyor, kadınlarınızı ise sağ bırakmak istiyorlardı. İşin içinde, Sahibiniz (Rabbiniz) olarak yaptığım büyük bir imtihan vardı" (Bakara 2/49)

"Sizi Firavun hanedanından kurtarmıştık. Size en ağır cezayı vermeye çalışıyor, oğullarınızı öldürüyor, kadınlarınızı ise sağ bırakmak istiyorlardı." (Bakara 2/49)

Firavun ve taraftarlarının düşmanlığı ve hırsı öylesine artmıştı ki artık en ağır ceza ne olabilir diye araştırıyorlardı. Firavun ve taraftarları; nesilleri yok olsun diye insanların oğullarını öldürüp, büyüdüklerinde kötü emellerine alet etmeyi planladıkları kızlarını sağ bırakıyorlardı. Yani bir topluma verilebilecek en ağır cezayı vermeye çalışıyorlardı.

Bu olaylara karşı; "Musa kavmine şöyle dedi: “Allah’tan yardım isteyin ve dayanın. Bu ülke Allah’ındır.  Kulları içinden kim onun düzenine uyarsa onu bu ülkeye mirasçı kılar. Zafer korunanların olacaktır.” (7/128Musa bu yapılan ağır işkencelerin üzerine kavmine sabra davet etmektedir. Bu ayette bir peygamberin söyleyeceği en güzel öğütlerden birini görmekteyiz. Nitekim sabrın güzel sonucu muttakilerin oldu, firavun ve hanedanı denizde boğuldu, tüm topraklar, saraylar ve hazineler İsrailoğullarına kaldı. Fakat bu güzel sonuç da onlara bir imtihan olacaktı.

"İşin içinde, Sahibiniz (Rabbiniz) olarak yaptığım büyük bir imtihan vardı" (Bakara 2/49)

"İMTİHAN"

İnsan dünyaya imtihan için gelmiştir. İmtihan, halifelik (rekabet) temelinde olur. Yarış küçük yaşta başlar; büyük kardeş, yeni doğmuş kardeşine ilgi gösterilmesini hazmedemez ve kendine rakip görür. Bu yarışta başarılı olmak için güçlü olmak gerekir. Kimi soyunu, kimi fiziki gücünü, kimi zekâsını, kimi zenginliğini kimi de itibarını kullanarak öne geçmeye çalışır. Kimileri de en büyük güç olan dürüstlükten yana tavır alır. Her biri, hedefine ulaşacağı ortamlar arar.

Dürüstlük, hiç kimsenin dışlayamayacağı kadar güçlü ve evrensel bir kavramdır. Dürüst olmak için ilahi menfaatleri öne almak icap eder. İşte imtihan, tam bu noktada olur. “Önce güçlü olmak gerekir” diyenler, hedeflerine uygun bir hayat tarzı belirler ve bazı gerçeklere gözlerini yumarlar. Gözlerini yumdukları şey Allah’ın ayetleri ise Allah Teâlâ bunu asla affetmez. İlgili ayetlerden biri şöyledir:

"Allah'ın indirdiği kitaptan bir şeyi gizleyip karşılığında geçici bir bedel alanlar var ya, onlar karınlarına sadece ateş doldururlar. Allah Kıyamet günü onlarla konuşmaz ve onları aklamaz. Onlara acı bir azap vardır.” (Bakara 2/174)

Halifelik (rekabet) mücadelesi, daha güçlü olma mücadelesidir. Daha güçlü olmak için Allah’tan yana tavır koymak gerekir. Ama Allah insanı imtihandan geçirdiği için, sabırsız olanlar, sığınacak farklı güçler ararlar. Gücü elde edenlerden birçoğu ise Allah ile yarışa girer. Firavun, kendi sözünden üstün bir söz olamayacağını ifade için halkına şöyle seslenmişti:

"Sizin en yüce efendiniz benim" (Naziât 79/24)

Kimileri siyasi ve askeri güçlerini, kimileri fiziki imkânlarını, kimileri de dini kullanarak insanları kendilerine kul ederler. Dini kullananlar bunların en kötüsüdür. Allah Teâlâ şöyle demiştir:

“Kâfirlik edenlerin (âyetleri görmezlikten gelenlerin) çetin azaptan çekecekleri var. Onlar, dünya hayatını Ahiretten çok seven ve Allah’ın yolunu, anlaşılamayacak biçimde çarpıtmaya  çalışarak ondan uzaklaşan kimselerdir. Onlar derin bir sapkınlık içindedirler.” (İbrahim 14/2-3)

İnsanlara, diğer insanlar tarafından "kafir" denilmesi durumu geçmişte de yaşanan bir durumdur. Nitekim Hz. Musa firavuna kafir demiştir, firavun da Hz. Musa'ya kafir demiştir. Önemli olan ise Allah-u Tealanın kulları hakkındaki kanaatidir.Firavun yaptığı ağır işkenceleri, İsrailoğulları için büyük bir imtihan olmuştur. "Siz herhangi bir şeyi var edemezsiniz, Allah o şeyin var olması için emrini vermedikçe" (İnsan 76/30ayetinden anlaşıldığı üzere bir kimse Allah emir vermedikçe hiç bir şey yapamaz. Firavun yaptıklarını tam bir sorumluluk içinde kendi iradesi ile yapmakta olan Firavun, isyan için gayret gösterdiğinden Allah isyan konusunda emrini verir. Bu dünya bir imtihan yeridir. Kim ne yaparsa yapsın bütün işler O'nun kontrolü altındadır. Allah'a teslim olmuş bir insana düşen en önemli şey her zaman doğru davranışı göstermektir.

Firavun ve hanedanı öylesine büyük bir baskı ve denetim kurmuşlardı ki; İsrailoğullarının ellerinden artık hiç bir şey gelmemekteydi. Bu durum için "Musa kavmine şöyle dedi: “Allah’tan yardım isteyin ve dayanın. Bu ülke Allah’ındır.  Kulları içinden kim onun düzenine uyarsa onu bu ülkeye mirasçı kılar. Zafer korunanların olacaktır.” (A'raf 7/128Ellerinden hiç bir şey gelmeyen; güçsüz bırakılmış bu toplumun artık sabretmeleri, onlar için imtihanı kazanmak demektir. Musa (as)ın bu öğütlerinden sonra karşılığında kavmi "Dediler ki: “Sen aramıza katılmadan da, gelişinden sonra da ezilen hep biz olduk.” Musa şöyle dedi: “Belki de Rabbiniz düşmanınızı yok edecek ve sizi onların yerine yerleştirecektir.  Sonra da sizin ne yapacağınıza bakacaktır.” (A'raf 7/129Nitekim sonrasında gerçekten Firavun; İsrailoğullarının gözlerinin önünde boğuldu ve bütün zenginlikler onlara kaldı. O büyük sıkıntılarla geçirdikleri imtihanları bitmiş olan İsrailoğulları'nın önünde yeni bir imtihan belirdi, çünkü hayat devam ettikçe bir imtihandan öbür imtihana geçiş de devam edecektir.