Bakara Suresi 22. Ayetin Tefsiri

اَلَّذ۪ي جَعَلَ لَكُمُ الْاَرْضَ فِرَاشًا وَالسَّمَٓاءَ بِنَٓاءًۖ وَاَنْزَلَ مِنَ السَّمَٓاءِ مَٓاءً فَاَخْرَجَ بِه۪ مِنَ الثَّمَرَاتِ رِزْقًا لَكُمْۚ فَلَا تَجْعَلُوا لِلّٰهِ اَنْدَادًا وَاَنْتُمْ تَعْلَمُونَ

"Sizin için yeryüzünü dayalı döşeli, göğü de bina gibi yapılandıran O’dur. Gökten su indirir de onunla oluşan ürünlerden size yiyecek çıkarır. Öyleyse bile bile, Allah’a benzer nitelikte varlıklar uydurmayın."(Bakara 2/22)

Allah-u Teala müşrikleri yaratılış üzerinde düşünmeye itmektedir. Çünkü tüm insanların ortak özellikleri, yerleri ve gökleri yaratanın, yağmurlar yağdırıp topraktan türlü türlü nimetler çıkartanın Allah-u Teala olduğunu bilmekte ve kabul etmektedir. Bir başka ayette yine müşriklere yerler ve göklerden örnek verilerek şu şekilde çağrı yapılmaktadır: “Onlara sorsan; “Gökleri ve yeri, kim yarattı?” diye, kesinkes “Allah” diyeceklerdir. De ki: “Allah’ın yakınından neyi çağırdığınıza baktınız mı? Allah bana bir sıkıntı vermeyi istemiş olsa, onlar bu sıkıntıyı fark edebilirler mi? Ya da Allah bana iyilik etmeyi istemiş olsa, onlar onun bu iyiliğini önleyebilirler mi?” De ki: “Allah bana yeter. Dayanacak olanlar ona dayansınlar.” (Zümer 39/38) Fakat müşrikler yaratıcı olarak tanıdıkları yüce Allah'ın kendilerinden uzak olduğunu düşünerek, O'na ulaşmak için benzer varlıklar türetirler.

Ayette geçen "endad" "Allah'a benzer nitelikte varlıklar" anlamına gelmektedir. Endad, nidd’in çoğuludur. Nidd, Allah’a benzer bazı niteliklere sahip görülen ve aykırı şeyleri savunabileceğine inanılan varlıktır . Allah’ın onları kırmayacağına, gerekirse Allah’a, onun istemediği bir şeyi kabul ettirebileceklerine, onların bu gücü Allah’tan aldıklarına inanılır. Örneğin Allah'ın görme özelliğini, ölmüş bir zat görüyor diye ona verilirse, onu Allah'a benzer/denk tutmuş olunur. Allah ile ortak özellikte bir varlığın olabileceğini kimse kabul edemez. Bu, insan doğasına terstir. Ama öyle bir inanca sahip tarikat veya cemaatin sağlayacağı kazanımları tercih edenler, kendilerini o inanca zorlarlar. Sonra ona, asıl hedefin Allah olduğu telkin edilerek rahatlaması sağlanır. Ama Allah’a benzer özellikler verilerek araya konan o şey birinci sıraya, Allah da ikinci sıraya konmuş olur. Bu inanç kişiyi müşrik yapar. Bu inanç sistemi Hz. İsa'nın tanrılaştırılmasındaki sistem ile aynıdır. Allah’ı tanımlamada sıkıntı yoktur. Sıkıntı, Allah ile ilişkilerde ortaya çıkar. Allah Teâlâ şöyle buyuruyor: “Şurası bir gerçek ki, insanı yaratan biziz. Ona şahdamarından da yakın olduğumuzdan biz, içinin ona ne fısıldadığını biliriz.” (Kaf 50/16) Müşrik, Allah’ı yeryüzü krallarına benzeterek kendinden uzak sayar. Krala ulaşmak isteyenin, ona yakınlığı olan biri aracılığı ile ulaşmak istemesi gibi müşrik de Allah’a ulaşmak için ona yakın olduğuna inandığı birini aracı yapmak ister. Hıristiyanların İsa’yı Allah’ın oğlu, Mekkeli müşriklerin putlarını Allah’ın kızları, büyüklerinin ruhlarından yardım umanların da onları, Allah’ın özel dostları saymaları bundandır. Allah-u Teala şöyle buyuruyor: "Göklerde ve yerde tüm akıllı varlıkların (men) tümü Allah'ındır. Allah katında olanlar, Allah'a kul olmak konusunda büyüklenmezler ve hasretini/üzüntüsünü de taşımazlar."(Enbiya 21/19)

Müşrik aracıyı, manevi gücü olan bir varlık sayar, ona yakınlık için kurbanlar sunar, hatırası karşısında saygı ile eğilir. Onunla ilişkilerini canlı tutar ki, o da onun, Allah ile ilişkilerini canlı tutsun. Hz. İsa için Hıristiyanlar tarafından yüklenen haşa Cenab-ı Hakka benzerliği şu şekilde ifade edilmiştir: “Rabbimiz Mesih İsa’nın mükemmel Tanrılığa ve mükemmel insanlığa sahip, gerçek Tanrı ve gerçek insan olduğunu, akıllı bir ruhtan ve bedenden oluştuğunu, Tanrılık açısından Baba ile, insanlık açısından da bizimle aynı özde olduğunu, günah dışında hepimize her şeyde benzer olduğunu, Tanrılık açısından yüzyıllar öncesinden Baba’dan doğduğunu, insanlık açısından bizim esenliğimiz için bakire Meryem’den doğduğunu oybirliği ile kabul ettiğimizi resmen beyan ederiz"( Katolik Kilisesi Din ve Ahlak İlkeleri,  par. 467.) Bakara 22.ayetteki uyarı bugün tarikatlarda islam adı altında uydurulan, hıristiyanlıkta ve diğer dinlerde de bir hastalık gibi insanlara yayılan Cenab-ı Hakka haşa benzeri varlıklar isnat edilerek oluşturulmuş yapıdadır. Tüm bunların sebebi "el-hayatüd dünya" sevgisidir. (Nahl 107) Yaşanan hayat, şu anki olana sevgi ve tutkudur. Yani sabırsızlıktır. Tüm günahkarlar şu anı severler, düşünürler. O an kendisini frenlese sakin ve dirençli olsa, sapmayacaktır. Gerisini düşünmeme. O halde teenni davranmak gerekir. Şeytanı da kafir yapan gerisini düşünmemek şu an hemen ne olursa olsun demektir. Bu aklını kullanmamaktır. Akıllıca olayları düşünerek davranmak gerekir. "Dünya hayatında aranızda bir sevgi bağı oluşsun diye, Allah ile aranıza bir takım putlar koydunuz"(Ankebut 29/25) İnsanlar kendilerine hoş vakit geçireceği gruplar/cemaatler oluşturmak için Allah'a benzer varlıklar uydurmuş ve etrafında ya da onun görüşü adı altında bir arada hoş vakitler geçirmiştir. Fakat sonunun hüsran olduğu ayetlerle açıklanmaktadır.

Cenab-ı Hak Kendisine benzer olarak nispet edilen ve O'na yakın olarak uydurulan tüm aracılardan münezzehtir. Allah-u Teala şöyle buyuruyor: "Sizi yaratan ve rızık veren Allah’tır. Sonra canınızı alacak daha sonra size tekrar can verecektir. Eş koştuklarınızdan hangisi bunlardan birini yapabilir? Allah’ın onlarla ilgisi olmaz. O onların ortak koştuklarından uzaktır."(Rum 30/40)