Bakara Suresi 93. Ayetin Tefsiri

وَاِذْ اَخَذْنَا م۪يثَاقَكُمْ وَرَفَعْنَا فَوْقَكُمُ الطُّورَۜ خُذُوا مَٓا اٰتَيْنَاكُمْ بِقُوَّةٍ وَاسْمَعُواۜ قَالُوا سَمِعْنَا وَعَصَيْنَا وَاُشْرِبُوا ف۪ي قُلُوبِهِمُ الْعِجْلَ بِكُفْرِهِمْۜ قُلْ بِئْسَمَا يَأْمُرُكُمْ بِه۪ٓ ا۪يمَانُكُمْ اِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِن۪ينَ

"Bir gün Tur’u tepenize kaldırarak sizden kesin söz almıştık. “Size verdiğimize sıkı sarılın ve dinleyin!” demiştik. Siz de “Dinledik ve sıkı sarıldık” demiştiniz. Oysa ayetleri görmezlikten gelmeniz sebebiyle buzağı tutkusu içinize işlemişti . De ki: “Eğer kendinizi mümin sayıyorsanız, imanınız sizden ne kötü şey istiyor!”(Bakara 2/93)

Elimizdeki meallerde yapılan bir yanlış da Bakara 93.ayette "Tur’u tepenize kaldırarak sizden kesin söz almıştık" ifadesi yerine, "Tur dağının altında sizden söz almıştık" ifadesinin kullanılmasıdır. Bu anlam kabul edilebilir bir anlam değildir. Allah-u Teala şöyle buyuruyor: "Bir gün o dağı adeta bir gölgelik gibi üzerlerine kaldırdık; başlarına düşeceğini sandılar.  “Size verdiğimizi sıkı tutun. İçindekilerini düşünün ki korunasınız” dedik."(Araf 7/171) ayette de anlaşıldığı gibi, bu olayı yaşayanlar öyle bir hale gelmişlerdi ki Tur dağı üzerilerine doğru kaldırılmış ve dağın tepelerine düşeceği kanaatine varmışlardı. Bugünkü meallerde verilen "Tur dağının altında sizden söz almıştık" anlam ise, sanki israiloğullarının dağın altında/yanında/yamacında bir söz verdiği izlenimi oluşturmaktadır. Halbuki ayette büyük bir olaydan haber verilmektedir.

Elimizdeki mealler ve tefsirler ayette geçen "semina ve aseyna" ifadesini “dinledik ve isyan ettik” diye anlamışlardır. Aseynâ’ya "isyan ettik" anlamı verilebileceği gibi "sıkı sarıldık" anlamı da verilebilir (Mekâyîs, Lisan). Buraya, "sıkı sarıldık" anlamından başkası uygun düşmez. Bu surenin 63. âyetinde aynı olay anlatıldıktan sonra 64. ayetinde; ”sonra yine de yüz çevirmiştiniz” buyrulması, onların kesin söz verdiğini gösterir. “Dinledik ve isyan ettik” şeklinde söz verilemeyeceği için buraya “Dinledik ve sıkı sarıldık” anlamını vermek gerekir. Nisa 46. Âyet üzerinde dikkatle düşünülürse orada da “semi’na ve aseyna’ın “işittik sıkı sarıldık” anlamına geldiği, ancak “işittik isyan ettik” anlamının kastedilmesine imkan vermemek için onun yerine “semi’nâ ve eta’nâ” denmesinin daha iyi olacağı ifade edilmiştir.

 (Bkz. Bakara 104-tahrif konusu)

"Kalbi iman dolu iken ağır baskı altında olan dışında herkim, inandıktan sonra Allah’ı görmezlik eder ve görmezliği içine sindirirse, Allah’ın öfkesi onların üstünde olur. Onlar için büyük bir azap vardır."(Nahl 16/106) ayette kalbi imanla dolu iken baskı altında inanmadığını telaffuz eden kişinin kafir sayılmayacağı anlatılmaktadır. Bakara 93.ayette bahsedilen de kişinin kalbi küfürle dolu olduğu halde iman ettiğini telaffuz etmesidir. Bu kişiler "semina ve ateyna/dinledik ve sıkı sarıldık" diyerek, inkarlarını gizleyip, kandırma yoluna gitmekteydiler. Düşünülmesi gereken "bir taraftan inandık ve sıkı sarıldık diyorsunuz, diğer taraftan buzağı tutkusundan vazgeçmiyorsunuz" sorusudur.